top of page

“Bulmaksa Özgür Olmak”


Uzun süredir Siddhartha üzerine - daha doğrusu onun üzerinden - bir şeyler söylemek istiyordum. Bu isteğin ardındaki temel sebep Budizm öğretisine yön veren bilge şahsın, bunu yaparken kutsallığı geri planda tutmuş olmasıydı. Bir şeylere kutsallık atfetmeden de değer atfedilebileceğini düşünüyordum. Siddhartha’yı okuduğumda, bunun, olasılık dahilinde olduğunu anladım.

Siddhartha, Nobel Ödüllü yazar Hermann Hesse (1877-1962) tarafından muhtemelen yıkıcı Birinci Dünya Savaşı sonrasında Almanca kaleme alınarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan da önce, 1922’de yayımlanmış bir roman. Eserin dünyaya yayılması ise yıkıcı İkinci Dünya Savaşı sonrasına, İngilizceye çevrilerek ABD’de yayımlanmasını (1951) izleyen yıllara denk gelmektedir. Yaklaşık 100 yıl önce yazılmış bu roman tabi ki bir kutsal kitap değil. Ama tam da bu sebepten dolayı, roman, Siddhartha’nın yani Buddha’nın ruhuna çok daha fazla uymaktadır. Siddhartha, bir anlam arayışının romanı olarak görüldüğünde okuyanına çok daha fazla çıkış yolu gösterebilir. Tıpkı, dini öğretilerin, benzer şekilde ele alındıkları takdirde inananlarına çok daha fazla çıkış yolu gösterebilecekleri gibi.

Roman, iki bölümde ele alınmış. Bu iki bölüm, her insanda var olan maddi ve manevi boyutla harmanlanmış. Siddhartha için, ilk bölümde manevi boyut ağır basarken ikinci bölümde maddi boyuta yöneliş söz konusu olmuş; fakat neticede yeniden ve bu kez içten gelen bir sorgulamayla manevi boyuta yöneliş yaşanmış. Siddhartha’nın yaşadığı kırılma ve içten gelen sorgulama süreci benim için romanın vermek istediği mesajın ta kendisi.

Siddhartha’nın içinden geçtiği ya da onun anlayışında görüldüğü şekliyle bünyesinde bir arada bulundurduğu maddi ve manevi süreçler dikkate alındığında bugüne dair, anlam arayışlarımıza dair birkaç şey söylemek mümkün olabilir. Bunlar, romanda öne çıkan temalar ve motiflerle ilgilidir. Siddhartha’nın çıktığı uzun yolculuğun tek gerçek sebebi, onun anlam arayışı... Sahip olduğu motivasyon, onun durmaksızın yola devam etmesine neden olmuş. Ta ki anlam arayışının kendisinin, onda, bir amaç haline dönüştüğünü fark edene kadar. Siddhartha, ancak bunu fark ettikten sonra taşlar yerli yerine oturmuş ve o da huzura kavuşmuş. Bu fark ediş sürecini ortaya koyan yazarın, okuyucuya yansıtmak istediği iki fikirden ilki huzurun ancak içeride yaratılacak bir dalganın sonucunda oluşabileceği; ikincisi ise aktarılan bilgiye sahip olmak ile bilgeleşmek arasında ciddi bir farkın bulunduğu. Dahası, bu ikisi birbiriyle yakından ilintili. Hayatta elde edilen bilgi ve tecrübe özümsenip içsel bir gelişime yol açabiliyorsa değerlidir ve buna kutsallık atfedilmeksizin sahip çıkmak huzura kavuşmak için yeterlidir, hatta belki de gereklidir. Siddhartha’ya göre om yani şeylerin birliği, birlikteliği bu kapıyı aralar. Yeter ki insan neyi aradığını bilsin ve sorgulamaktan asla vazgeçmesin.

Sorgulama yeteneği, Siddhartha’nın en kötü durumda olduğunu düşündüğü anda bile yanı başında duran en sağlam dayanak. Geçmişte, maddi boyuttan kaçarak peşine düştüğü manevi arayışlar sırasında gerçekleştirdiği sorgulamaları olmaksızın dünyevi zevklere dalsaydı, muhtemelen sonuç hem onun için hem de Budizm açısından umutsuz olacaktı. Ama çeşitli sorgulamalar sonucunda içselleştirdiği geçmişi, onun ve sonradan ona inanacakların geleceğini şekillendirdi. Bu yüzden, Siddhartha’nın son sayfalarında, sorgulamaksızın anlam arayışına girişmenin bir ömrü tüketmekten başka bir sonuç vermeyeceği üstü kapalı bir biçimde dile getirilmiş:

Bir kimse arıyorsa gözü aradığı şeyden başkasını görmez çokluk, bir türlü bulmayı beceremez, dışarıdan hiçbir şeyi alıp kendi içine aktaramaz, çünkü aklı fikri aradığı şeydedir hep, çünkü bir amacı vardır, çünkü bu amacın büyüsüne kapılmıştır. Aramak, bir amacı olmak demektir. Bulmaksa özgür olmak, dışa açık bulunmak... (s. 137)

Anlam arayışlarının kendinde bir amaç olmaktan kurtulup sahibine huzur vereceği bir bilgelikle harmanlanması dileğiyle...

  • Hesse, H. (2012). Siddhartha (Çev. K. Şipal) (22. Baskı). İstanbul: Can Yayınları.

Comments


bottom of page