top of page

Hayrettin Karaca'dan Bir Not

20 Ocak günü Toprak Dede'nin aramızdan ayrıldığını öğrendiğimde binlerce kilometre uzaktaydım. Kendisiyle 1990'ların ortalarında, çok erken sayılabilecek bir yaşta tanışan şanslı çocuklardandım. Bugünden geriye baktığımda, onun TEMA Vakfı üzerinden ortaya koyduğu vizyonun, hem doğayla kurduğum bağın filizlenmesinde hem de kariyerimin şekillenmesinde önemli bir etkisinin olduğunu görüyorum.

Hayrettin Karaca yaparak öğretendi. Başka bir sistemin mümkün olduğunu yaşayarak gösterdi. BİLGİ-İLGİ-TEPKİ vurgusunu sıkça yinelerdi. Bilgi olmadan ilginin, ilgi olmadan da haklı tepkinin ortaya çıkamayacağını söylerdi. Dünyada ve Türkiye'de siyasetten hukuka, ekonomiden ekolojiye yaşananları ve bunlara yönelik tepkileri gördükçe bu ifadenin haklılığını daha da iyi anlıyorum.

İnsanın olduğu her yerde, umut ve karamsarlık bir arada var olmaya devam edecek. Bu nedenle, Toprak Dede'nin 2013 yılında Güvenliğin Doğası Doğanın Güvenliği ismiyle yayımlanan kitabıma yazdığı önsözü, başka bir sisteme dair umut dolu satırları, burada yineleyerek mesajına aracı olmak istedim.

***

Uzun yıllar önce, TEMA Vakfı’nı kurduğumuzda Türkiye’de hem genel manada sivil toplum kuruluşları çok az sayıdaydı hem de özel olarak toplumdaki doğa bilinci çok düşük seviyedeydi. Biz, bu iki zorluğun da bilincinde olarak yola çıktık ve bu yolda en çok gençlere güvendik. Bu açıdan, genç yaşta birisinin -TEMA Vakfı bünyesinde gönüllü olarak yıllarca görev almış bir gencin doğaya ilişkin meseleleri kendisine dert edinip kitap yazmış olması, benim için zaten başlı başına önemli bir olay. Öte yandan bunu akademik çalışmalarından destek alarak bilimsel bir şekilde yapmaya çalışmasını çok daha fazla önemsiyorum. M. Kemal Atatürk’ün, ilmi miras olarak bıraktığı gençliği görmek beni çok mutlu ediyor.

Yalnızca bu kitabın yazarını da kastetmiyorum. Yaşım müsaade ettiği ölçüde insanların arasına karışıyor, özellikle köyleri dolaşıyorum. Buralarda gördüğüm gençler beni umutlandırıyor. İlkokul öğrencileri bile bu ülkenin kuruluş hedefini kavramış durumdalar. Gelinen noktada, TEMA Vakfı yeniden teşkilatlanma sürecinde gençleşmiştir. Bölümlerin çoğunun başında gençler bulunmaktadır. Davaya inanmış çalışanların yaş ortalaması 30’lara inmiştir. Daha da önemlisi bu genç dava insanları dünyayla iletişim halindedir. Dünyada benzer mücadeleleri veren kurum ve kişilerle birlikte hareket etmenin yolları aranmaktadır. Çünkü dünyanın kurtuluşu uluslararası düzeyde ve birlikte hareket etmeye bağlı...

En başa döndüğümüzde “Yurtta sulh, cihanda sulh” ifadesinin de bu anlayıştan kaynaklandığını görmek zor olmayacaktır:

“Bugün bütün dünya milletleri aşağı yukarı akraba olmuşlardır ve olmakla meşguldürler. Bu itibarla insan mensup olduğu milletin varlığını ve saadetini düşündüğü kadar, bütün dünya milletlerinin huzur ve refahını düşünmeli ve kendi milletinin saadetine ne kadar kıymet veriyorsa, bütün dünya milletlerinin saadetine ne kadar kıymet veriyorsa, bütün dünya milletlerinin saadetine hizmet etmeye elinden geldiği kadar çalışmalıdır. Bütün akıllı adamlar takdir ederler ki bu uğurda çalışmakla hiçbir şey kaybedilmez. Çünkü dünya milletlerinin saadetine çalışmak, diğer bir yoldan kendi huzur ve saadetini temine çalışmak demektir. Dünyada ve dünya milletleri arasında sükûn, açıklık ve iyi geçim olmazsa, bir millet kendi kendisi için ne yaparsa yapsın huzurdan mahrumdur. Onun için ben sevdiklerime şunu tavsiye ederim:

‘Milletleri sevk ve idare eden adamlar, tabi evvela ve evvela kendi milletinin mevcudiyet ve saadetinin amili olmak isterler. Fakat aynı zamanda bütün milletler için aynı şeyi istemek lazımdır.’ Bütün dünya hadiseleri bize bunu açıktan açığa ispat eder. En uzakta zannettiğimiz bir hadisenin bize bir gün temas etmeyeceğini bilemeyiz. Bunun için insanlığın hepsini bir vücut ve bir milleti bunun uzvu addetmek icap eder. Bir vücudun parmağının ucundaki acıdan diğer bütün aza müteessir olur.”[1]

Yeryüzünde yaşayan herkes için barış ve huzur istemek... Doğaya ilişkin sorunlar yeni bir anlayışla ele alınırsa insanlık için barış ve huzur ihtimal haline gelecektir. Bu yolda, “bir” çok güçlüdür! Elinizdeki kitabın gücü de buradan gelmektedir. Çünkü olanın olmayana, bilenin bilmeyene borcu bulunmaktadır. Kapitalist-militarist sistemin genel kabullerinin dışında bir çift söz söyleme cesaretini gösteren bu kitap umarım yenilerinin habercisidir.

Hayrettin Karaca - TEMA Vakfı Kurucu Onursal Başkanı


[1] Özdemir, H. (2006). Atatürk’ün Liderlik Sırları, İstanbul: Remzi Kitabevi, s. 130-131.


Comments


bottom of page